İnternet ile temasımız, internetin hayatımıza girdiği günden itibaren değiştir ve değişmeye de devam ediyor. Önce bilgisayarlar sonra telefonlar, ardından uygulamalar derken bugün AI çağındayız. Çok büyük değişimler olacağı açık, internet ile olan tüm temasımız değişecek. İnterneti de kapsayan tüm cihazlar ile olan ilişkimizde yaşanacak değişimde iki başlık bence oldukça ilgi çekici ve oldukça yıkıcı olma potansiyeline sahip; arama motorları ve işletim sistemleri
Arama motorları, aslında internetin düzenleyicisidir denebilir. Elinize telefonu veya bilgisayarı aldığınızda çok spesifik bir siteye gitmeyecekseniz, önce Google’a yazıp oradaki linklerden ulaşım sağlıyorsunuz. Bir haber duyduğumuzda Twitter gibi sosyal medya uygulamalarına girmeden önce eskiden Google’a giriyorduk, bir konu hakkında tanım veya tarihçe öğrenmek istediğimizde Google kullanıyoruz. Bunun en büyük artılarından bir tanesi arama motorlarının bize hem istediğimiz siteyi, hem de ona yakın alternatifleri başarılı bir ara yüz ile sunabiliyor olması. Ancak Chat GPT kullandığınızda artık Google’ın sunduğu değerin bir kısmını sunabildiğini muhakkak fark etmişsinizdir. Bir tanım sorarken veya belki bir araştırma yaparken Chat GPT çok daha verimli konumda. Bunu farketmiş olan Perplexity AI şirketi de GPT temelli bir arama motoru geliştirdi. Tabi ki oldukça başlangıç aşamasında olan ara yüz aslında bize hem sorduğumuz sorunun net cevabını GPT olarak verdi, hem de konu ile ilgili linkleri önümüzde başarılı bir arama motoru gibi sıraladı. Şirketin Ceo’su hedef kitlelerini şu şekilde anlatmıştı; biz uzun cümlelerin kurulduğu aramaları hedefliyoruz. Google’a uzun aramalar yaptırdığınızda veriminin ne kadar düştüğü aslında tecrübe ettiğimiz bir konu ve şirket de bu alanda önemli bir atılım yapmış durumda. Ancak bu kadarla sınırlı bir rekabetten söz etmiyoruz diye düşünüyorum. Son dönemde Open AI tarafında çıkarılması gündemde olan bir arama motoru projesi var, Sam Altman bu konu hakkında konuşurken reklamların olmadığı ve tüketicilerin metalaştırılmadığı platformlar yaratmak istediklerini söylemişti. Bunun haklılık payı olduğunu tüketiciye sunduğu değer açısından ben de düşünüyorum ve daha önce Google’ın arama motoru tarafındaki sıkıntılardan akademik çalışmalar ile bahsetmiştik. Mesela kullanıcının ne istediğini anlamak ve bunun karşılığını alternatifler ile sunmak olduğunda GPT modelleri ile yarışabilecek bir mekanizma yok, Sam Altman bunu çok daha kullanıcı odaklı yapabileceklerini ve bunu yaparken GPT Premium üyelik bedeli üzerinden finansman sağlayabileceklerini belirtiyor. Bu dediklerinin şu anda karşılığının görmeye başladık gibi görünüyor.
Mevcut grafikte Google payının arama motorları arasında ufak gerileme yaşadığını görüyoruz, Bing’in ise ufak yükselişi mevcut. Tabi ki buradan bir Google bitiyor analizi yapmak komik olur ancak ilk kez gerçek anlamda Pazar payı kaybettiğini görüyoruz ve bu oran yaklaşık %2 civarında. Daha sert düşüşler gördüğümüz rakamlar da olmuştu ancak bu veriler revize edildi. Ne tesadüftür ki tam bu düşüşün yaşandığı bulunduğumuz aylarda Google SGE denen yeni bir içerik getirdi. Search General Experience, kısacak SGE, Google’ın henüz deneme aşamasında olduğu bir konu, niyet, klasik SEO süreçlerini modernize etmek ve rekabette kalabilmek. Ancak yapılan analizlerde SGE’lerin kullanıcılar için SEO rakamlarına göre daha yüksek bir CTR yani click through rate (görüntülenme başına tıklama oranı) yakalandığına dair bir işaret mevcut değil, hatta birçok çalışmada daha düşük rakamlar ile karşılaşıldığını görüyoruz. SEO konseptini tamamen reddetmeyi planlayan bir LLM dünyası, Google’ı zorlayacak gibi görünüyor. Satya Nadella, Google hakkında enteresan bir benzetme kullanmıştı “Google bir goril gibi en güçlü ve en büyük olarak oturuyor, biz, onu dans ettirmeye çalışacağız”. Gorili dansa kaldırmak da tam olarak bu, yeniyi görse bile Google’ın gidecek esnekliği var mı göreceğiz
Personal AI, ileride göreceğimiz bir rekabet alanı olacak. Bugün Chat GPT gibi uygulamalara baktığımızda dialog ve chat üzerine kurulmuş ve özelleşmiş modeller olduklarını görüyoruz. Bu chat kutuları bizim tek iletişim kuracağımız alan olmak zorunda değil ve copilot’lar bu amaçlar üretilmeye çalışılıyor. Bunun nedenlerinden bir tanesi aslında GPT modelleri ile konuşurken prompt engineering yapmak gibi farklı teknikler ile modelin performansını artırmanın insan eliyle yapılmasının zaman alıcı ve bağlantılı görevlerde verimsiz olması, eğer küçük bir yazılım olsaydı ve tüm odak noktası GPT ile, Microsoft Copilot ile konuşarak istediğimiz görevleri onlara anlatmak ve çıktıları birleştirmek olsaydı, aslında LLM modellerini çok daha verimli kullanabilirdik. Bunlara AI Agent deniyor ve en ünlülerinden bir tanesi Devin AI. Devin AI, verdiğiniz bir görevi tamamen kendi içerisinde sizin yerinize aksiyon alarak gerçekleştiriyor ve size bir ürün sunuyor, bunu yaparken sizlere aşama aşama neler yapacağının planını yapıyor, sonrasında aksiyon alırken örneğin kodlamada bir hata yapmış ise kendisi gözden geçirip düzeltmek için aksiyon alabiliyor. Bu süreçte eğer eklemek istediğiniz bir ara adım olur ise, bunu da plana dahil ediyor ve sonucu değiştirebiliyor. Devin AI aslında GPT destekli bir AI Agent konumunda ve kodlama tarafında özelleşmiş olduğu için genelde bu alanda kullanılıyor. Ancak bizlere gittiğimiz yolu göstermesi açısından önemli. İleride bir modelin komple her şeyi yapacağını düşünmek veya bizim her AI kullanımımızda ona ulaşacağımız düşünmek olaya sığ bakmak olur. Planlama, program yapma ve aksiyon alma, diğer modeller ile konuşma alanlarında uzmanlaşmış AI Agent’lar yakın zamanda tartışmaların temelinde olacaktır ve tüm işletim sistemlerini değiştirecektir diye düşünüyorum. Hali hazırda Open AI, GPT ile rahat çalışabilecek bir AI Agent geliştirmeye çalışacaklarını açıkladı yakın zamanda. Bu konuya verilen önemi, Meta’nın çıkardığı akıllı gözlüklerde görebiliriz. Şirketler, tüketici ile ilk temas eden ve diğer modeller ile bağlantı kuracak olan kişisel AI asistanını üretmek için hızla harekete geçiyorlar. Meta, gözlüklerde kişinin odaklandığı yeri tanıyan ve ses ile komut verilebilen bir AI entegrasyonu yoluna gitti. Bu şekilde baktığınız bir binanın kaç yaşında olduğunu direkt Llama modeline sorabiliyorsunuz ve sesli komutunuza sesli karşılık alıyorsunuz. Tabi ki bu alanda hardware dediğimizde Google’ın Android’i ve Apple’ı unutmamak gerekiyor. Meta’nın buradaki stratejisi muhtemelen yıllardır süregelen politikasında saklı; Android de olsa Apple da olsa tüm telefonlara hitap etmek. Bu şirketlerin tüketici temasındaki bu denli güçleri, Open AI için ne ifade ediyor bu da farklı bir tartışma konusu olacaktır rekabet anlamında
Bununla bağlantılı olarak bir diğer tartışma da son dönemde alevlenen AI ürünleri oldu. Rabbit R1 adlı ürün, bir kişisel AI asistanı olarak tanıtıldı ve ürün çok şey vaat etmese de hayal kurdurmak için gayet yeterli oldu. Sizinle sesli olarak kontak kuran bu cihaz, içerisine yerleştirilmiş AI yazılımı ile sizin komutlaırnızı gerçekleştiriyor. Önünde yer alan kamerası ile görüntü anlama özelliği de olan Rabbit, siz telefonunuza bir uçak biletini bir firmadan almasını, taksi çağırmasını, yemek söylemesini istediğinizde bunları gerçekleştiriyor. Ayrı bir AI cihazı olacağını tahmin etmesem de, telefonların gideceği nokta buna yakın olacaktır ve bizlerle direkt temasa giren AI asistanları olacağı kesin. Bunu yaparken farklı platformlara bakınmak istediğinizde veya bir sosyal medya uygulamasını açtığınızda, bizleri artık alışılagelmiş arayüzün yanı sıra Meta tarafından geliştirilmiş ve yine AI asistanı tarafından komutlarınızın iletildiği, çok daha farklı bir arayüz karşılama ihtimali oldukça yüksek. Bu AI asistanları, bizlerin LLM modelleri ile temasımızı çok daha verimli hale getirecek, çok daha yüksek verim katacak ve özellikle iş hayatında aklımızdaki birçok şeyi aynı anda sahaya yansıtmamıza ihtimal verecek.
Utku Oktay Acundeğer