Bu hafta küresel piyasalarda gündem, hem politika kanadında hem de makro verilerde yoğun bir haber akışıyla şekillendi. Haftanın ilk gününde Trump’ın “Powell’ın yerine geçecek ismi seçtim” açıklaması risk iştahını anında etkilerken, en güçlü aday olarak Kevin Hassett’in öne çıkması tahvil piyasalarında belirgin bir volatilite yarattı. Hassett’in daha gevşek para politikasına sıcak bakan söylemleri — özellikle düşük faizleri büyümenin ön koşulu olarak görmesi ve önceki açıklamalarında Trump’la yakın çizgide durması — piyasalarda Fed’in bağımsızlığına ilişkin rahatsızlık yarattı. Bu nedenle 10 yıllık ABD tahvil faizi hafta içinde birkaç kez %4’ün altını test etse de, daha sonra yeniden yukarı dönerek dalgalı bir görünüm sergiledi. “Fed üzerindeki politik baskı artabilir” algısı daha da güçlendi.
Asya tarafında makro resim yoğun bir baskı altına girdi. Çin imalat PMI verisi sekizinci ay üst üste daralmayı göstererek hem iç talepte hem de dış siparişlerde ivme kaybının sürdüğüne işaret etti. Buna ek olarak gölge bankacılık tarafında yerel yönetimlerin yüksek faizli tröst kredilerine yönelmesi, finansal istikrar risklerini yeniden gündeme taşıdı. Hizmet PMI’ındaki zayıflık da toparlanmanın tabana yayılmadığını ortaya koydu. Japonya’da ise BOJ Başkanı Ueda’nın aralık ayında faiz artışı ihtimalini açık biçimde dile getirmesi Yen’i güçlendirdi; uzun vadeli JGB faizleri 2008’den bu yana en yüksek seviyelere çıkarak küresel tahvil piyasalarındaki baskıyı artırdı.
Üye ve Müşterilere Özel İçerik
Yazının devamını okumak için hemen giriş yapın!














