2025 yılının son Cumartesi gecesini geçiriyoruz ve oldukça hareketli bir senenin yerini muhtemelen daha da hareketli bir seneye bırakacağı bu günlerde, yaratım ile birlikte yıkımı da beraber değerlendirmenin önemini anarak yazıya başlıyoruz.
Bir süredir yazılım dünyasında çok önemli değişimler mevcut, kodlama alanında çıkan yeni copilot benzeri uygulamaların güçlenmesi bir yıkıcılık yaratırken kurumsal yazılım dünyası da 4 bir yandan farklı yapılanmaların eşiğinde. İlk olarak Palantir eşliğinde görmekte olduğumuz bu değişim artık ITSM, CRM, ERP gibi alanlara da sirayet ediyor. Peki bu değişimi nasıl tanımlamamız lazım?
Agency ve Intelligence kavramları arasındaki fark, kapitalizme atfedilen mükafatlandırma mekanizmasında çok tartışılmış bir meseledir. Agency, birşeyi hareket ettirebilmek ve aksiyon alabilme becerisi olarak tanımlanabilir, Intelligence ise bildiğimiz üzere zeka ve neyin ne olduğunu doğru kavramak ile ilgili bir kavram. Tarih boyunca Agency her zaman Intelligence’dan daha fazla değer görmüştür maddi açıdan, bunun için komutanlar çok değerlidir, mühendisler bilim insanlarından daha zengin olmuşlardır. Amerika ve Çin arasındaki farklılıkları değerlendirirken de mühendis hakim bir Çin ile avukat ağırlıklı bir Amerika’nın getirdiği avantaj ve dezavantajları da bu gözle değerlendirmemiz mümkün, çok hızlı aksiyon alabilen ve bu sayede ABD’ye her alanda kafa tutabilen Çin ile fazla düşünmekten çoğu zaman hareket edemeyen bir ABD’nin kavgasında dönüşmeye çalışan taraf Çin değil ABD. Çünkü aslında ulus olarak kaybedilmiş bir Agency yeteneğinden bahsediyoruz ve bu nedenle yatırım temaları belirlerken de uzun bir süredir ABD’nin stratejik ihtiyaçları ve bugüne kadar harekete geçemediği alanları bulma gayretindeyiz. Çip, enerji, gemi üretimi, robotik, uzay, sanayi, bunların hepsi, geri kazanılmaya çalışılacak Agency’nin odaklanacağı yerler olacaklar. Çin’e benzemeye çalışmak ve kendisini değiştirmeye çalışmak ABD’nin ideolojik bir kırılma yaşaması değil, pratik bir kırılma yaşaması gerektiği olarak yorumlanmalı, adına isterseniz devlet sosyalizmi diyin isterseniz korumacılık diyin, ana gaye bunların dışında.
Ancak bugün bahsedeceğimiz konu bu kadar büyük değil ve Agency, Intelligence kavramları elbette AI ile ilgili bir yazı olduğunu düşündürmüştür. AI Agent’lar dönemi, bizlere gösteriyor ki aksiyon alabilen bir AI sistemi yaratabilmek, model üretebilmek kadar değerli bir konu. Palantir örneğinde gördüğümüz gibi AI modellerinin etrafını doğru girdiler ile donatabilmek, kullanıcı verisine güçlü bir hakimiyet sağlayabilmek ve bu veriyi doğru bağlamın içerisine yerleştirebilmek aslında AI’ın gerçek Agency gücünü oluşturuyor. Yeni Saas yapılanmalarında bu logic katmanı, yepyeni mimariler gerektiriyor ve yalnızca veriye yakın oldukları için avantajlı oldukları düşünülen mevcut CRM, ERP devlerinin hiç de aşina olmadıkları yeni bir yapı geliyor. Buradaki Agency, ne yapmalıyız gibi çok geniş sorulara yanıt arayan ve eski Saas devlerinin sahip olduğu “point solution” kullanımını tamamen reddeden şirketler talep ediyor. Palantir, tüm bu karar alma mekanizmalarını ve Agency süreçlerini kendi hakimiyetine alma vaadiyle hareket eden bir şirket, veri ile doğru bağlantıyı kurmayı başardığınızda, her sektör ve her görev tanımı yalnızca birer parametreden ibaret demektir, gittiğimiz dünya bu nedenle veriye sahip olanların değil, karar alma katmanını en düzgün çalıştırabilen şirketlerin hakimiyetinde olacaktır.
Sürekli söylediğim şeyleri tekrarladıktan sonra Zeta Global şirketinden bahsedeceğim. ITSM tarafında ServiceNow, karar alma tarafında Palantir, siber güvenlik tarafında Crowdstrike, birçok süreci kendi ekosistemlerine entegre eden ve tüm hizmetleri tek yerde toplama niyetindeki şirketler konumundalar. Zeta da bunu satış pazarlama için yapmak isteyen bir şirket. Şirket, müşterilerinin tüm verilerini tek bir haznede kendi verileri ile birlikte tutabilen bir cloud platformu oluşturmuş durumda, yani müşteri ile olan geçmiş, mevcut veriler, farklı kanallardan dinamik olarak beslenebilen bir platform yapıyorlar, bu platform da entegre pazarlama kanallarının tümünü yönetme iddiasını taşıyan bir Agency gücüne sahip. Günümüzde dışarıdaki sosyal kanallar ile şirketi buluşturan DSP gibi süreçler Amazon, Google gibi şirketlerin rekabetiyle karşılaşmış durumdalar ve artık DSP gibi süreçler yalnızca birer küçük süreç olarak kendilerine yer bulabiliyorlar, Trade Desk şirketinde gördüğümüz sorun da bu. DSP gibi alanlar da artık birer point solution olmuş durumdalar ve Zeta Global tam olarak burada modern bir bakış açısı sunabiliyor. Şirket tüm veriyi kendi haznesinde topladığı için diğer şirketlerdeki gibi veriyi dışarı çıkarma ve besleme, geri dönüş alma ve onu tekrar içeriye çekme gibi süreçlerden kullanıcılarını kurtarıyor, bu Cloud native yaklaşımı sayesinde tüm verilerin tek bir haznede olması hız ve verimlilik olarak geri dönebiliyor.
Satış ve pazarlama alanının Palantir’i olma amacı var gibi görünen şirket şu anda gelirlerinin 2,9 katı ile işlem görüyor. Örnek vermek gerekirse ise yaşlı rakipleri Salesforce 5 katı ile işlem görüyor. Piyasa şu anda şirketin 2028 yılı hedeflerine ulaşabileceğinden şüphe ediyor gibi görünüyor ve gelecek sene faaliyet karı pozitife dönecek olan şirket için mevcut çarpanlar ile Incremental ROIC rakamı, yani yeni bir sermaye eklemenin getireceği fayda biraz hafife alınıyor gibi görünüyor. Şirket şu anda operasyonu olan ve hızlı büyüyen bir şirket, her senenin brüt kar rakamına önceki senenin arge ve satış pazarlama giderleri ile birlikte baktığımızda harcanan bir birimin ne kadarlık bir dönüş yaptığını görebiliyoruz ve bize daha güncel bir ROIC rakamı veriyor. Burada şirket şu aşamada dahi Salesforce ile aynı rakamları paylaşıyor ve çok daha hızlı bir gelir büyümesine sahip durumda, Salesforce yaklaşık %10 büyüme kaydederken Zeta Global’in 2026 ve 2027 beklenti ortalaması %25 gelir büyümesi seviyesinde. Güvenlik marjı olan bir AI yazılım şirketi olarak izlenebilir. Orta vadede 28 USD seviyelerini konuşmak şimdilik mantıklı görünüyor.
2025 yılı, yazılım sektörünün uzun bir süredir tartıştığımız AI yıkıcılığını ilk hissettiği yıl oldu ve eski tip dev Saas şirketlerin endeksleri ciddi şekilde underperform etti. Gelecek sene için tüm bu klasik şirketler yeni ürünler tanıtmış durumdalar ve herkes elindeki veriyi kaldıraçlandırmanın peşinde, halka açık olan ve olmayan tüm yeni tip şirketlerin bu dönemde yaşlı rakipleri ile nasıl bir mücadeleye gireceğini izlemeye devam edeceğiz. Nvidia-Groq anlaşması, TPU tartışmaları da bu savaşın altyapısının hazırlanmasından başka bir şey değil.
Zeta Global, Palantir, ServiceNow, Crowdstrike, Applovin grubu, yeni bir Saas dünyası yaratıyor ve benim de 2026 yılında izleyeceğim şirketler olmaya devam edecekler.
Utku Oktay Acundeğer














