Nvidia ile başlayalım. Nvidia beklentilerin bu çeyrekte paralelinde kaldığı, gelecek çeyrek beklentilerinde ise hafif üzerine çıktığı bir çeyreği geride bıraktı ve neticesinde piyasa sonrası işlemlerde satış ile karşılaştı. Rakamlara baktığımızda satışın ana nedeninin Çin tarafının bu dönemde belir olarak yazılmamış olması ve gelecek çeyrek için de beklentilerde yer bulmaması. Çin rakamlarının yaklaşık olarak 2-5 milyar USD seviyesinde hemen monetize edilebilecek bir büyüklük olduğu belirtildi, bu açıdan baktığımızda aslında beklentide herhangi bir problem mevcut değil ve çok yükselmiş olan beklentilere rağmen yine güçlü bir çeyrek sonucuna işaret ediyor ve önceki çeyreklerde yaşanandan biraz daha yüksek bir marj ile beklentilerin üzerine çıkmasını sağlıyor. Bu çeyrekteki rakamlara baktığımızda beklentilerime paralel networking tarafı çok güçlü bir performans göstermiş ve yıllık olarak neredeyse 2’ye katlanan bir gelir yaratmış. Şirket burada hem Blackwell ile beraber arşa çıkan NVL72 yani 72 çipin aynı anda tek çip gibi hareket ettiği scale up networkünü kullanıyor hem de Infiniband denen farklı server kasalarını birbirine bağlayan ethernet hatlarını katıyor. Fakat açıklamalarında yeni çıkan Spectrum modeline de yer verdiler. Yeni spectrum modelinin ölçeği, tüm bir veri merkezini nerdeyse tek çip kullanma vizyonuna sahip, hemen açıklamanın ardından CoreWeave da ürünü resmi hesaplarından paylaştı. NVL72 tarafında ise Rubin ile beraber NVL144’lerin geleceğini beyan ettiler. Nvidia, tehdit altındaki networking alanında seviyeyi çok farklı seviyelere koymaya devam ediyor. Rubin tarafında herhangi bir gecikme mevcut olmayacak dendi ve yüklü bir üretim hattı ile giriş yapmak istediklerini beyan ettiler, Rubin’in şu anda prototiplerinin hazır olduğunu da eklediler ancak Jensen çipin performansı için GTC’yi beklememiz gerektiğini söyledi. Kar marjı tarafına baktığımızda piyasa beklentilerine paralel %72-73 bandında olduğunu görüyoruz ki özellikle HBM3 ürünün fiyatlarının inmesiyle beraber burada bir düşüş görme ihtimalimiz her geçen çeyrek artıyor, bu çeyrekte olmasını bekliyordum ancak gerçekleşmemiş durumda. Çin tarafına baktığımızda jeopolitik konulardan dolayı şu anda beklentilerde Çin’e yer vermediklerini görüyoruz. Blackwell’in FP4 diline de müsait olduğundan bahsettiler ki bunun Çin kısmında yer aldığını varsaymalıyız, Deepseek’in FP8 atağını mümkün kılan logaritmik ölçeklendirme Nvidia’nın bir buluşu, şimdi buradaki liderliklerini daha da ileriye taşıyor görünüyorlar. Robotik tarafının kendisine önemli bir yer bulduğunu görüyoruz, bunda geçtiğimiz haftalarda çıkan yeni Thor çiplerinin de büyük bir payı var, bu ürün ve platfomları ile birlikte robotik sektöründe bir hızlanma göreceğimizi beyan ediyor Nvidia, beraber çalıştıkları şirketleri ve Thor’un teslim edildiği şirketleri saydığı kısma bakarsanız Nvidia’nın aslında nereye gitmeye çalıştığını da göreceksiniz, dil modelleri sadece küçük bir başlangıç. Büyüme beklentileri sorulduğunda ise Jensen, geçtiğimiz sene AI Native start up’ların 2 milyar USD gelir elde ettiğini ve bu sene 20 milyar USD seviyesinde gelir elde ettiğini söyledi, hyperscaler’lar dışındaki evrenin nasıl büyüdüğüne ve ne kadar ölçülemez olduğundan bahsetti, bu büyüme temposunun korunmasını beklediğini beyan etti. 2030 yılına kadar 2-3 trilyon USD değerinde AI fabrikaları inşası olacağından bahsederken (bu TAM daha önce de verilmişti, haber değeri yok) kamu tarafından gelen AI talebinin sene sonunda yaklaşık yıllıklandırılmış 20 milyar USD bir gelir yaratacağını ve bu rakamın geçtiğimiz yıla göre 2 katına çıkmış olacağını söylediler. Bu unsur çok kritik çünkü hala Nvidia’nın gelirlerinde büyük hyperscaler şirketlerin payı çok yüksek, startuplar ve kamu talebi geldikçe, tüm büyüme beklentilerinin de yukarı çekilmesi gerekecektir, Jensen burada bir süre daha %50 civarında yıllık büyümenin korunmasını bekliyor ki sektör beklentileri genellikle bunun oldukça altında.
Özetle Nvidia, manşette zayıf görünen ancak güçlü bir çeyreği geride bıraktı ve Blackwell adaptasyonunu Blackwell Ultra’ya geçirerek devam ediyor. Çin tarafının sorunlu olacağından bahsetmiştim, Deepseek’in ekosistem hedefleri ve FP8 meselesi buradaki beklentileri sıfırlama noktasına gelecektir. Saatler önce SMIC’nin AI çipler için hızlıca tesis kurma planını açıkladığını gördük. Huawei ve Cambricon gibi şirketlerin taleplerini üretecekler ve her şey Deepseek’in isteğine göre tasarlanacak. Çin sorunu ve bu gündemin popülerleşmesi kısa vadede baskı yaratmaya devam edebilir ancak bu yükselişin önüne kesmeye yetmeyecektir. Düşüşler alım fırsatı olacak.
MongoDB ile devam edelim. Şirketin bilanço açıklaması bir süredir kötü giden süreçlerin toparlandığını gösterdi ve şirket çok sert kazandı. MongoDB, doğuştan bir JSON şirketi, yani SQL gibi yapılandırılmış veri setlerinin basitleştirilmiş formatlarına doğuştan adapte olan ve bunun üzerine hizmet sistemini kuran bir şirket. JSON veri formatı, AI yazılımlarının eğitim ve beslenme süreçlerinde MongoDB platformunun yardımı ile kolayca ve kayıp olmaksızın vektörleştirilebiliyorlar, şirketin AI tarafındaki ana önermesi bu. Sonrasında ortaya çıkan yapı, vector search denen AI modellerinin gelen soruları veya girdileri hali hazırda elindeki vector’ler ile eşlemesini kolaylaştırıyor. Bunu da Atlas adı verilen platformunda gerçekleştiriyorlar. Bugüne kadar şirketin sorunu, rekabetin olması idi. SQL formatının daha basit ve verimli hale getirildiği tek yapı MongoDB değil, Postgres adı verilen open source kaynaklar da aynı işlevi görüyor ve maliyet olarak rekabetçi kalıyor, Palantir gibi şirketler ise gördükleri veriyi ontoloji yapısının içerisine sokmak için kendi AI agentları (connector) ile kendisi tasnif ediyor. Bu iki durum şirket için bir rekabet endişesi yaratıyordu (benim için de öyle) ancak bu bilanço açıklamasında korkuları dağıtmış görünüyorlar. MongoDB, rakibi Postgres’e göre avantajını yüksek ölçeklerde gösterdiğine inanıyor. Startup şirketlerin önce işe Postgres ile başladığını ancak sonrasında veri setleri büyüdükçe vectorleştirmenin de verimsizleştiğini, bu nedenle müşterilerinin kendilerini tercih ettiklerini belirtiyor. In house çözümler için ise verilerin sınıflandırılması, ve modellere embed edilecek hale getirilmesi sürecinde kendileri kadar komple bir ekosistemin olmadığını vurguluyorlar, neticesinde de gelierlerinde ve beklentilerinde piyasa beklentilerini geçmiş durumdalar. MongoDB’nin gittiği yolun AI’ın geleceğinde kısıtlı bir rolü olacağını ve in house çözümlerin, hibrit çözümlerin ve Agent’lar güçlendikçe (GPT5 bu açıdan çok önemli bir adım) uçtan uca veriyi kendi tasnif eden yapıların şirketi zorlayacağını düşünüyorum. Bu açıdan hala şüphe ile bakıyorum ve tavsiye etmiyorum. Bahsettiğim rekabet sorunlarından birinden de şimdi bahsedeceğiz.
Snowflake ile devam edelim. Snowflake, klasik Saas şirketleri arasında en beğendiğim şirket olmaya devam ediyor. Şirket AI dönüşümünde ciddi bir atiklik ve model üreticileri ile çok hızlı kontağa geçerek Databricks gibi bir tehdide rağmen yerini korumayı şimdilik başarmış durumda. Öncelikle şirketin yeni adımlarının başlıcası olan Postgres entegrasyonundan başlayalım. Snowflake, Mongo’nun bu alandaki güçlenişini görmüş olacak ki verilerin vektörleşmesi sürecinde Postgres’i kendi ekosisteminin içerisinde sadece gösterimsel bir ara dil katmanına indirgeyerek noksanlarından kurtulmayı başarmış ve Mongo’ya aslında rakip, komple bir ekosistem yaratma yolunda gidiyor. Hatırlatmak gerekirse Snowflake, AI modellerinin özelleştirilmesi sürecinde müşterilerin elindeki verilerin en dinamik ve uygun şekilde modellere uygun hale getirilmesi sürecinde yer alıyor, araya da birçok Agent katmanı koyarak veri ile kullanıcıların kendi raporlamalarını ve çalışmalarını yapmalarına da imkan sağlıyor, strateji bu yönde gelişti. Snow, Mongo gibi yapıların önünü kesme girişimine devam ederken AI destekleri sayesinde güçlü bir ivme kazanacak gibi görünüyor. Şirketin gelirlerindeki iyi görünüm, bir ölçüde migration denen özel serverlardan cloud’a geçiş ile bağlantılı ancak şirket Net Revenue Retention tarafında da mevcut trendin üzerine çıkabileceklerini belirtmiş durumda, zaten %125 oranlarında ve çok yüksek olan bu oranın biraz daha yükselmesi değerlemeleri de etkilemeli. Özet olarak şirketin bu zor dünyada ayakta kalabildiğini görüyoruz ve rekabetten korkmadıklarını beyan ediyorlar. Büyüme adjust edilmiş şekilde gelir çarpanına baktığımızda, benzer NRR oranındaki şirketlere göre yaklaşık %25 daha düşük bir büyüme primi ödediğimizi görüyoruz. 260 USD seviyeleri şu aşamada hedeflenebilir, pozitif.
Crowdstrike tarafına baktığımızda manşet rakamların hayal kırıklığı yarattığını ve bunun sebebinin şirketin yeni kullanıcıları çekme konusunda hala geçen sene yaşanan krizin etkilerini atlatamaması yer alıyor gibi görünüyor. Bu nedenle de satış yiyor şirket. Ancak dikkat çekmek istediğim iki farklı konu var. Bunlardan birincisi son dönemde PAM yani kimlik güvenliği tarafındaki gelişmelere şirketin verdiği cevap. Şirket, Okta ve Palo Alto’nun aktif devralma stratejisinin aksine her zaman yaptığı gibi kendi yolundan gitti ve Falcon platformuna PAM tool’ları da ekledi, şu anda şirket bu alanda platformundan aldığı güç sayesinde ciddi müşteri kazanımları elde ediyor. İkincisi ise açıkladıkları Next-Gen SIEM kanadı. Falcon’un içerisinde yer alacak olan Next-SIEM, aslında şirketlerin giriş çıkış, veri alışverişi gibi verilerinin takip edildiği ve güvenlik kontrolünün yapıldığı SIEM konseptine şirketin verdiği isim. Bu alanda Onum şirketini devraldıklarını açıkladılar bugün ve Crowdstrike, şirketlerin platforma yüklediği verileri kendisi gerekli ve gereksiz olarak elimine ederek daha düşük bir iş yükü ve zaman avantajını eline geçirmiş oldu. Next-GEN SIEM tarafında bununla beraber yaratacakları ana yıkımın ise fiyatlama tarafında olacağından bahsettiler, şirket kullanıcıların yükleyeceği veriden ek bir para talep etmeyecek, burada SIEM’in verileri sürekli kendisine yüklemesinden dolayı lock scale yani veri hakimiyetini kazanmış olmayı hedefliyorlar. Bunlar SIEM sektöründe Cisco-Splunk birlikteliğine verilmiş çok güçlü bir cevap ve çok yıkıcı olacak gibi görünüyor. Şirket bu hattını da tamamladıktan sonra bir şirketin ihtiyacı olan tüm güvenlik hatlarını kendi haznesinde toplama vizyonuna daha da yaklaşacak. PAM ve SIEM alanlarındaki bu yenilikler, şirketin TAM değerini de yükseltiyor. Bir şirketin tüm verilerindeki, tüm işlemlerindeki güvenlik sorunlarını izleyen ve müdahale eden bir platform kuruluyor. Bunun da adı manidardır, Falcon, ismi aslında bu vizyondan geliyor. Geriye ne kalıyor? Falcon platformundan beslenerek müdahale edecek, raporlama yapacak bir çalışan. Şirket bunu da ortadan kaldırıyor ve Charlotte AI uygulaması ile yazdıkları Agent’lar sayesinde anında aksiyon alıyor ve raporluyor. Crowdstrike, kendilerinin de dediği gibi AI’ın bir faydalanan oyuncusu değil, öncüsü. Platformlaşma stratejisinin ise tartışmasız lideri. Satışlar geldikten sonra şirketin portföylere eklenmesi için önemli bir fırsat olacağını düşünüyorum. Geçen sene yaşanan Microsoft krizi, şirketin aslında bazını düşürmüş oluyor ve büyüme alanını genişletmiş oluyor. 500 USD seviyeleri ilk hedef olarak alınabilir
Utku Oktay Acundeğer




















