Haftanın başında İsrail ile İran arasında yükselen jeopolitik gerilimler, petrol fiyatlarını ciddi şekilde yukarı çekti. Bu da kısa vadede enflasyon endişelerini artırınca, ABD tahvil getirileri bir miktar yükseldi. 10 yıllık Hazine getirisi 4,30 seviyesinden 4,44 seviyelerine hızlı bir yükseliş kaydetti. Ama sonra bu gerilimin büyüyüp büyümeyeceği ve ekonomik büyümeyi ne ölçüde etkileyeceği soruları gündeme gelince, güvenli liman talebiyle birlikte getiriler yeniden gerilemeye başladı. 17 Haziran Salı günü ABD’de perakende satış verisi takip edildi. %0,9 azalış göstererek son dönemin en güçlü düşüşlerinden birini işaret etti. Bu zayıf veri, ekonomik aktivitede yavaşlamaya işaret ettiğinden, tahvil tarafında hafif bir geri çekilmeye neden oldu. 18 Haziran’da Fed de faizleri beklenildiği gibi %4,25-%4,50 aralığında sabit tuttu. Ancak yılın kalanında iki faiz indirimi sinyali verildi. Tabii burada dikkat edilmesi gereken yer: Fed üyeleri arasında da görüş ayrılıkları var. Dot plot’a baktığımızda yedi üye bu yıl hiç indirim beklemiyor. İki üye sadece bir indirim öngörürken, geri kalanlar iki veya daha fazla indirim ihtimali görüyor. FED funds futurelarına baktığımızda ise Eylül ayında faiz indiriminin kesin olacağı beklentisi devam ediyor. Fed Başkanı Powell da her zamanki gibi temkinliydi. Özellikle ticaret politikaları ve gümrük tarifeleriyle ilgili “birileri bu tarifelerin bedelini ödeyecek” dedi. Bu da piyasalarda enflasyonun ilerleyen aylarda tekrar yükselebileceği yönünde yorumlandı. Sonuç olarak ABD 10 yıllık tahvil getirisi çarşamba gününü %4,39 seviyesinde kapattı. Almanya Maliye Bakanlığı bu hafta önemli bir açıklama yaptı: “Bund kıtlığı dönemi artık sona erdi.” Yani Almanya savunma ve altyapı harcamalarını artırmak için daha fazla borçlanmaya gidiyor ve bu da piyasaya daha fazla tahvil gireceği anlamına geliyor. Bu gelişme, tahvil arzını artırdığı için ilk etapta getirilerde bir miktar yükseliş beklense de, aslında büyüme endişeleri baskın olduğu için çok güçlü bir hareket görülmedi. Almanya 10 yıllık tahvil getirisi %2,50 civarına kadar geriledi. ECB’nin geçtiğimiz ay yaptığı 25 baz puanlık faiz indirimi sonrası piyasada “daha fazla indirimi Eylül’den önce beklemeyelim” havası da var. Bu da getirileri baskılamaya devam ediyor. Bugün ise 10 Hazine 10 yıllık getirisi %2,48 seviyesinde hareketine devam ediyor. Gelişmekte olan ülkelere baktığımızda ise işler biraz daha karmaşık diyebiliriz. Jeopolitik risklerin artması, Fed’in faiz indirimi konusunda net bir yön vermemesi gibi etkenler yatırımcıları temkinli olmaya itti. Bu da gelişmekte olan ülke eurobondlarında risk primlerinin artmasına ve getirilerin yukarı yönlü hareket etmesine yol açtı. Özellikle petrol fiyatlarının yükselmesi, cari açık problemi olan ülkelerde eurobond piyasasını daha da kırılgan hale getirdi. Türkiye cephesinde ise CDS ve eurobond getirileri hareketliydi. Bölgesel riskler getiri yükselişlerine neden oldu. 10 yıllık tahvil getirileri hafta başında %7,56 seviyelerine kadar çıktı. Sonrasında küresel getiri düşüşleriyle birlikte %7,50 seviyelerine çekildi. CDS tarafında ise 300 baz puan altına yerleşmekte zorlanan Türkiye, bu hafta 311 seviyelerine kadar yükseldi. Bu yükseliş, hem bölgesel jeopolitik risklerin hem de gelişmekte olan ülkelerdeki genel risk algısının bir yansıması olarak bakabiliriz. Perşembe günü olan PPK toplantısında da faiz beklenildiği gibi sabit bırakıldı.
14 Haziran günü itfa olan euro cinsi tahvil de piyasada euro bazlı kıymetlerde volatiliteye neden oldu. Bu itfa sonrası piyasada zaten az olan euro bazlı kıymetlerde ciddi bir likidite sıkışıklığı yaşandı. Yatırımcı talebinin oldukça güçlü olduğu bu euro cinsinde, Hazine’nin yeni bir euro cinsi ihraç yapıp yapmayacağı piyasada yakından takip ediliyor. Ancak CDS seviyeleri ve genel görünüm, bu konuda dikkatli olunması gerektiğini gösteriyor.
Üye ve Müşterilere Özel İçerik
Yazının devamını okumak için hemen giriş yapın!


















