Dijitalleşme; süreçlerin ve bilgilerin verimliliği artırmak amacı ile dijital ortama taşınması ve entegre edilmesi anlamına geliyor. Bu hepimizin zaten bildiği ve tecrübe ettiği bir kavram. Dijitalleşme süreçleri öncelikli olarak kendisini daha büyük ve merkezi yapılarda hissettirirken zaman içerisinde yeni kurulan şirketler, küçük orta ölçekli işletmeler dijital dünyanın içerisine doğdu ve hızlı bir şekilde bu trendin bir parçası oldular. Bu durumun şirketlere çok büyük faydaları olduğu gibi değişen paradigma beraberinde güvenlik sorunlarını da getirdi. Tüm süreçlerin dijitalleşmesi ile önceden yazılım şirketlerinin ve teknoloji sektöründe faaliyet gösteren kurumların daha hassas noktası olan siber saldırılar, zamanla bankaların, sağlık sektörü devlerinin, şehir altyapılarının ve enerji tesislerinin de ana gündemlerinden bir tanesi olmaya başladı. Her geçen gün dijital ortamın ağırlığının artması ile bugün artık siber suçluların elde edebileceklerinin neredeyse parasal bir sınırı yok
Kamu kurumlarından özel sektöre kadar siber güvenlik sorunları ile mücadele eden tüm aktörler, dijitalleşmenin nimetlerinden faydalanmak için bu risklerin önüne gereken setleri çekmek için büyük bir uğraş veriyor
Zamanında şirketlerin operasyonel gelişim ve arge giderleri arasında sayılabilecek olan siber güvenlik harcamaları artık birer zaruri harcama kalemi olmuş durumda. Özellikle de artan jeopolitik tansiyon, bizlere kendisini tanklar ve tüfeklerden çok, siber saldırılar üzerinden gösteriyor. Hem saldırıların bahsi geçen nedenlerle artması ve kompleks hale gelmesi, hem de bir çok farklı kurumun ve altyapının ihtiyaçlarına cevap verme gerekliliği siber güvenlik dünyasını çok daha dinamik olmaya zorlamış durumda. Eskiden Microsoft, Cisco, IBM gibi devlerin üzerinden konuşulan siber güvenlik sektöründe bugün farklı uzmanlıklara sahip Crowdstrike, Palo Alto gibi devler bu dinamik ortama verdikleri reaksiyon ile öne çıkmaktalar ve değişim, AI tarafı ile çok daha hızlanmış durumda
Yapay zeka, hem saldırıların kompleks yapısını güçlendiren bir konu hem de artık kendisi başlı başına bir risk unsuru. Chat GPT gibi uygulamaların ölçeği yükseldikçe hem tuttukları veri büyüyor, hem de sürekli büyümekte olan yapının hudutlarını savunmak oldukça farklı bir meziyet istiyor. Yapay zeka uygulamalarının bizlerle olan direkt iletişimi bu alanlarda birer risk unsuru olarak karşımıza çıkıyor, sosyal medyada Chat GPT’ye duygusal manipülasyonda bulunan kişiler her zaman gördüğümüz komik diyalogları kurmuyor ve başarılı oldukları takdirde güvenlik duvarlarına hasar verecek desteği alabiliyorlar. Böyle durumlar, çok daha atik ve riskli bir durum gördüğünde acil tepki vermesi gereken siber güvenlik altyapılarına olan ihtiyacı gözler önüne seriyor
Bugün sektör cloud tarafında her geçen gün yaşanan yeniliklere adapte olmaya çalışırken oldukça farklı kombinasyonda altyapıya sahip müşterilerine cevap verebilecek platformlar yaratıyorlar. Yalnızca teknik becerilerin değil aynı zamanda ürün yönetiminin de ön planda olduğu siber güvenlik sektörü, dikkatli yatırım yapılması gereken bir alan olarak karşımızda duruyor. Sektör, yaşadığımız her dijital devrimin ve ilerlemenin paralelinde, aynı dalga üzerinde sörf yapmaya devam edecek