Otomotiv piyasası talep konusunda çekincelerin olduğu fakat bu korkuların gecikmeli olarak yaşandığı bir yıl geçiriyor. Korkunun temel sebebi ABD hane halkının alım gücünün hem reel ücretlerdeki düşüş, bununla bağlantılı olarak tasarrufların gelir-gider dengesindeki payının erimeye başlaması ve otomotiv kredi kullanılarak alınan bir ürün olduğu için kredi faizlerindeki yükselişler olmuştu. Yılın ortalarından sonra hane halkı tüketiminde zayıflamalar gözlenmeye başladı ve ABD ekonomisi öncü göstergeler üzerinden soğuma sinyallerini net bir şekilde vermeye başladı ve faiz oranlarının etkili olduğu konut piyasasında da bozulmalar izlendi. Bu genel talep yavaşlamasının üzerine bir de tedarik zinciri sorunları yaşayan ve talebi karşılayacak arz yaratamadıkları için ikinci el fiyatlarında, girdi maliyetlerindeki sert yükselişler sebebi ile yeni araç fiyatlarında yaşanan sert yükselişler eklenince, sektörün performansı merak konusu oldu. Fakat sektör fiyatlama kabiliyetinden pek bir şey kaybetmeden yılı şimdiye kadar idare etmiş görünüyor ve genel olarak bilanço dönemlerini büyük şirketler olumlu performanslar ile geçirebildiler.
Bu kısa özetin ardından sektördeki mevcut dengeleri biraz daha açmak gerekiyor. Gayrimenkul sektöründe yaptığımız gibi arz, talep, alım gücü ve kredi koşulları üzerinden bir değerlendirme yapmaya çalışacağız.
Arz tarafı ile başlayabiliriz çünkü gündemin temelinde yıl boyunca üretim tarafı oldu. İlgili grafikte ABD otomotiv sektörü stok/satış oranı mevcut. Satışlardaki yükselişlere üretim tarafı cevap veremediği için oran çok sert bir şekilde düşmüş vaziyette ve ufak toparlanmalar mevcut olsa da pandemi öncesine göre çok dramatik şekilde düşük seviyelerdeyiz.
Bu durumun yaşanıyor olmasının sebebi üretim ve stok rakamlarının pandemi sonrasında artan talebe karşın ciddi şekilde geri kalması olarak gözüküyor. Görüldüğü üzere benzer bir seyir izliyorlar ve ikisi de aslında 2008 krizi sonrası toparlanmanın ardından sert bir şekilde düşüş trendine girmiş durumdalar. Fakat üretim ve stok rakamlarına daha uzun vade içerisinde bakmak bize bu rakamlar ile ilgili daha sağlıklı bir resim çizecek, bu resim de sorunların ne zaman çözülebileceğine dair bize yol gösterecektir. Yer alan görselde yeşil renk ile üretim rakamları, mavi renk ise envanter rakamlarını işaret ediyor.
Bu düşüş trendi, ikinci grafikte yer alan otomotiv üretim ve stok rakamlarının daha eskilere giden haline bakılır ise çok uzun süredir mevcut durumda. Oluşmasının bir çok nedeni mevcut, fakat başlıca nedeni ABD’nin yurtdışında otomobil girişi konusunda engelleri kaldırması piyasada ABD menşeli firmalar olan GM, Ford ve Chrysler şirketlerinin toplam satış paylarının düşmesi olarak görünüyor. Toyato ve Honda’nın piyasaya girişleri aynı zamanda otomobil ithalatının büyümesi ve ABD’nin üretim rakamlarında yapısal bir düşüş trendinin başlamasına sebep olmuş durumda, yabancı üreticilerin ithalatları haricinde 3 büyük ABD otomotiv devi de üretimlerinde Çin gibi ülkelerin payını artırmış durumdalar.
Bu durum gösteriyor ki tedarik zincirlerinde yaşanacak olan rahatlamalar, Otomobil arzında hızlı bir artışa neden olacak ve teslimat süreleri, navlun maliyetleri gibi unsurlar bize arz sorunlarının çözümü hakkında en doğru verileri verecektir. İlgili grafikte ISM Üretim Tedarik Süresi Endeksi yeşil renk ile gösteriliyor, turuncu renk ise yeni ve ikinci el otomotiv fiyat endeksinin yıllık değişimini işaret ediyor. Grafikler oldukça uyumlu ve tedarik süreleri bir öncü gösterge olarak otomobil fiyatları üzerinde etkili olmuş gibi duruyor. ISM Endekslerinde 50 seviyesi pivot noktası konumunda yer alır ve görüldüğü üzere son açıklanan veri ile negatif tarafa geçmiş durumdayız. Buradan otomobil arzının toparlanmaya devam edebileceğini, üretim ve stok rakamlarında yer alan dramatik görüntelere rağmen söyleme şansına sahibiz. Diğer ülkelerde de üretim ve yarı iletken erişimi, Çin’de yaşanan kapanmalar elbette sorunlu ancak talep karşılama ve sıkışıklık göstermesi açısından tedarik süreleri bu sorunları kapsayan bir gösterge konumunda.
Arz tarafında mevcut yaşanan toparlanma eğilimleri, düşen konteynır fiyatları dikkate alındığında trendin pozitif yönde olduğu görülebiliyor. Fakat burada dikkat çekmek istediğimiz bir nokta daha mevcut ve bu talep tarafından bahsederken de önem arz edecek bir husus. Elektrikli araçların batarya üretimlerinde kullanılan en önemli hammaddeler nikel ve lityum olarak öne çıkıyor. Bu iki hammaddenin öne çıkmasındaki temel problemler arz tarafında yeterli altyapı olmamasından ötürü talep şoklarında maliyetleri çok sert bir şekilde yukarı götürüyor olmalarından geliyor. Lityum fiyatlarının katlanarak gidiyor olduğu yazılıp çizilen bir konu ve LME’de işlem görüyor olduğu için grafiğine daha güvenebileceğimiz nikel fiyatları tekrardan yükseliş eğiliminde. Rusya-Ukrayna savaşı ile beraber son dönemde kontrolden çıkan fiyat hareketlerinin ardından, Çin’de yaşanan açılmalar ve tedarik zincirlerinin normalleşmesi, otomotiv üretimi tarafında tekrar yükselişe geçen talep göz önüne alındığında bu yeniden yükselme, normalleşmenin bizi pandemi öncesine götürmek için yeterli olmayacağını gösterir durumda.
Arz kısmına kapanış yaparken geri döneceğiz, fakat talep tarafı da oldukça hareketli ve konuşulmaya değer. Mevcut durumda fiyat endekslerinde yaşanan geri çekilmelerin tek sebebi otomotiv arzı tarafında yaşanan pozitif gelişmeler değil. Bunu en iyi gösterecek olan grafik aşağıda yer alan sıfır- ikinci el araç fiyat endeksleri, iki tarafın ciddi ayrışması dikkat çekici görünüyor. Yeşil renk ile gösterilen ikinci el araç fiyatlarının yıllık değişimini, mavi renk ise sıfır araçları gösteriyor. Enflasyon verilerinden alınan bu iki rakam bizlere kredi koşullarının talep içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini söyler durumda.
Arzın arttığı durumlarda bu şekilde ayrışmalar kendisini gösterebilir çünkü arz sıkışıklığının olduğu dönemlerde ikinci el fiyatlarının her yerde çok sert yükselişler ile sıfır fiyatlarına yaklaştığını hatta 2-3 yıllık modellerde geçtiğine bile şahit olduk. Fakat bu farkın açılmasının belki de arzdan daha fazla bir şekilde talepten kaynaklandığını gösteren görseller mevcut, yandaki görsel hanehalkı tasarruflarının hane halkı gelirine oranını bizlere gösteriyor ve pandemi yardımlarının ardından düşen reel ücretlerin etkisi ile çok hızlı bir erime yaşandığını görüyoruz.
Pandemi yardımları ve artan tasarruflar otomobil kredilerinin ödemesini tüketiciler için oldukça kolaylaştırdı ve kredi skorlarını iyileştirdiği için ciddi miktarda otomotiv kredisi yaratılmasına sebebiyet verdi. İlgili görselde New York Fed tarafından hazırlanan görselde otomotiv kredilerinin kredi skorlarına göre miktarları mevcut. Gayrimenkul tarafında gördüğümüz gibi 2008 krizine göre çok daha güvenli bir dağılım söz konusu değil, ayrıca konut piyasasının aksine arz tarafı çok daha ciddi bir artış potansiyeline sahip durumda ve fiyatlarda düşüşler görmemiz oldukça olası.
İkinci el fiyatları için sık takip edilen bir endeks olan Manheim Endeksine göre ikinci el fiyatlarında düşüşler başladı bile. Bu mevcut durum bizi aşağı kısımda yer alan görsele getiriyor, New York Fed otomobil batık kredi oranlarını gösteren bir grafik hazırladı ve grafikte yer alan açık mavi renkli çizgi en düşük gelir grubunu gösteren çeyreklik kesim, batık oranlarında yükselişler başlamış durumda.
Bu kötüleşme eğiliminde olan durum vaziyet aslında “feedback loop” denen, otomotiv fiyatlarında yaşanan gevşemelerin daha çok araç sahibini zora sokması ve kredileri için ödeme sorunları yaşatması, ödeme zorlukları yaşandıkça daha çok aracın satılması ve fiyatlar üzerinde baskı yaratılması gibi kendini besleyen bir döngüye varabilir. Feedback Loop denen senaryo başladığında kuyruk mu köpeği kovalar köpek mi kuyruğu takip etmek çok zor hale gelir ve şu anda tamamen olmasa da işlerin bu tarafa gitme ihtimali var gibi gözüküyor. 2023 yılı kredi oranlarının yüksek olduğu bir yıl olarak devam edecek, hane halkı gelirleri erimeye devam edecek ve işsizlik tarafında bir sıçrama oldukça mümkün, arz tarafından ise destek gelmeye devam edecek, yukarıda da açıkladığımız ithalat rakamları ilgili görselde mevcut durumda. Bu durumda görünen senaryolar şu şekilde; ilk senaryoya göre maliyetler sert bir şekilde aşağıya gelecek ve pandemi öncelerine doğru bir hareket gözlenecek, bu durumda arz artışının da etkisi ile düşe talep yeniden bir canlanma eğilimine girecek ve satış adedi olarak daha yukarı bir noktada dengelenecek, maliyetler de beklentilerde daha hızlı gerilediği için sektör kar marjlarını ve nakit akışını koruyabilecek. İkinci senaryo ise daha muhtemel görünüyor, bu senaryoda maliyetler beklenen gibi belli bir seviyeye kadar düşecek ve bu seviye maalesef yüksek bir seviye olarak kalacak, satış adetlerinde düşüş gözlenecek ve neticede şirketlerin kar marjları ciddi darbeler yiyecek. İkinci ihtimal daha muhtemel görünüyor, Mckinsey ve bir çok kurum tarafından yapılan araştırmalar, yarı iletkenler konusunda otomotiv sektörünün farklı özellikteki ürün talepleri ve altyapı yetersizliğinden dolayı bu sorunların uzun süre bizimle olacağını işaret ediyor. Bu altyapı sorunları ancak talepte yaşanacak sert düşüşler ile dengelenebilir ve bu da zaten korkulan senaryo.
Mevcut senaryo ve genel arz, talep, kredi koşulları ve alım gücü incelendikten sonra, bahsi geçen bozulmaların ve risklere karşı piyasanın konumu oldukça önem arz ediyor. İlgili görselde sene başından bu yana GM, Ford ve Tesla şirketlerinin F/K oranlarındaki değişim yer alıyor. Sektörde talep tarafında görece gecikmeli gelen yavaşlama ve riskler sektörün endekse göre daha kötü bir yıl geçirdiğini teyit eder durumda. Bu da aynı zamanda eğer Fed tarafından veya hane halkı talebi için olumlu gelecek haber akışlarına şirketlerin pozitif tepkiler verebilecek yerleri olduğunu bizlere gösteriyor, fakat bu senaryo ne kadar olası tartışmaya açık durumda. Büyük otomotiv şirketlerinin bir diğer sorunu da finansman şirketleri olmaya aday. Yukarıda bahsettiğimiz batık oranlarında gelecek olan yükselişler GM Financials ve Ford Motor Credit gibi alt şirketlerin de varlık kalitesine direk etki edecektir ve bu durum şirketlerin karlılık oranlarına ekstra bir yük bindirecektir. Mevcut durumda otomotiv sektöründeki belki en net yukarı hareketler elektrikli araçlar tarafında yaşanıyor. Elektrikli araç satışları yükselişine devam ediyor ve toplam araç satışları içerisindeki payları da yükseliyor. Geçtiğimiz sene aynı dönemde %3,1 olan pay oranı şu anda %5,5 seviyelerine yükselmiş durumda. Elektrikli araçların özellikle batarya maliyetlerini düşürmeleri pek olası görünmüyor ve tedarik zinciri sorunlarını büyük oyunculardan daha fazla hisseder durumdalar, dolayısı ile çok daha sert değer kayıpları yaşadılar. Düşen yakıt fiyatları yüzünden elektrikli araçlar bir miktar cazibe kaybeder durumdalar fakat talep hala güçlü görünüyor. 2023 yılında tedarik zincirlerinde yaşanan rahatlamalar ve bir miktar düşen maliyetlerin, artan üretim rakamlarının bu cazibe kaybına karşı bir koruma kalkanı oluşturabileceğini düşünüyoruz. Elektrikli araç üreticilerinin yer aldığı aşağıdaki tabloda şirketlerin fiyat/satış oranları yer alıyor. Bu şirketler henüz kar üretmiş şirketler olmadıkları için gelir tablosunun aşağı kısmından pek bir veri elde edilemiyor ve büyüme hisseleri değerler gibi fiyat/satış oranlarına başvuruyoruz. Aşağıda yer alan tabloda, piyasa değeri yüksek şirketler üzerinden değerlendirmeler yapılabilir.