Nisan ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 1-haftalık repo politika faizini %42,5’ten %46,0’ya yükselterek 20 Mart 2025 tarihli takvim dışı toplantıdaki 350 baz puan örtülü sıkılaşmayı kalıcılaştırdı. Faiz koridoru üst bandını oluşturan gecelik borç verme oranının %46’dan %49’a yükseltilmesiyle TCMB’ye olası kur şoklarına müdahale için ilave sıkılaşma alanı yaratılmış oldu.
Esas fonlama aracı olarak üst banttan politika faizine geri dönüldüğü için atılan adım TCMB’nin efektif fonlama faizini veya piyasadaki kısa vadeli faizleri değiştirmiyor. Buna rağmen piyasaya sıkı duruş sinyali verilmiş ve Mayıs ayında örtük faiz indirimine kapı kapanmış oldu.
Haftalık bileşiklersek %46 düzeyindeki yıllık politika faizi %58’e denk geliyor. Aylık basit politika faizi ise %3,83 düzeyinde. Karşılaştırmak adına Mart verisinde aylık enflasyon ana eğilimi 3-aylık ortalamasını %2,4 civarında hesaplıyoruz.
PPK basın duyurusu sıkılaşmayı enflasyonla ilişkilendiriliyor. TCMB, “finansal piyasalardaki gelişmelerin” yani 19 Mart kur şokunun, Nisan ayında temel mallar enflasyonunun artacağını öngörüyor. Yılın ilk çeyreğinde beklenenden güçlü iç talebin enflasyondaki düşüşü sınırladığı tespit ediliyor. Enflasyon beklentilerinin dezenflasyon süreci üzerinde bir risk olduğu hatırlatılıyor.
Kur şokunun büyümesini engelleyecek bir sıkılaşmanın dezenflasyon süreci adına gerekli olduğuna katılıyoruz. Yılsonu TÜFE tahminimiz %30 ile TCMB’nin %24 düzeyindeki ara hedefinden 6 yüzde puan yukarıda dolayısıyla ilave sıkılaşma enflasyon ile ilişkilendirilebilir. Ancak talebin çok güçlü olmadığı mobilya, beyaz eşya ve elektronik ürünler gibi bazı temel mallarda kur şokunun olumsuz etkisinin sınırlı olacağını tahmin ediyoruz. Temel mal enflasyonunu daha çok giyimde sezon geçişi ve otomobil kaynaklı olacak. Enflasyonda esas riski zirai don sebebiyle artacak taze sebze ve meyve fiyatlarında görüyoruz.
Nisan ayındaki sıkılaşmanın esas sebebinin rezerv kaybı olduğuna inanıyoruz. 18 Mart’tan bu yana TCMB brüt rezervleri 26 milyar dolar, net rezervleri 31 milyar dolar geriledi. Swaplar ve altın fiyatlarındaki artış kaynaklı pozitif etkiyi hariç tutarsak kayıp brütte 39, nette 44 milyar dolara ulaşıyor. İçeride artan siyasi gerilim, dışarıda ABD’nin tetiklediği ticaret savaşları ortamında para politikası Türk lirasını daha cazip hale getirerek rezerv kaybını sınırlamaya çalışıyor.
Siyasi ve küresel şokların kademeli olarak sönümlendiği bir senaryoda TCMB’nin Haziran ayından başlayarak 200 ila 300 baz puanlık adımlarla yeniden faiz indirmeye başlayacağını öngörüyoruz. Kur şoku, zirai don ve elektrik zammı gibi gelişmelerin enflasyon ana eğilimi üzerindeki olumsuz etkisinin faiz indirimine dönüşü engelleyecek boyutta olmayacağını tahmin ediyoruz. Yılsonu enflasyon tahminimizi %30, politika faizi tahminimizi %35 düzeyinde koruyoruz.
Serhat Gürleyen, Araştırma Direktörü
Dağlar Özkan, Ekonomist