Bilanço günlüklerinde bugün açıklanan P&G ve dün akşam kapanışın ardından açıklanan Netflix bilançolarını konuşacağız
Netflix yine iyi bir bilanço açıklamayı başardı. Günlüğün dünkü yazısında bahsettiğim üzere subscription rakamları gayet güçlü geldi. Ayrıca nakit akışı, karlılık ve gelir anlamında da iyi bir performansa sahip olmaları şirketin rekabet açısından da elinin rahatlığını gösteriyor. Netflix bir süredir sektördeki neredeyse tek sürdürülebilir oyuncu konumunda ve genel yayıncılık tarafında Youtube gibi alternatifler dışında direkt bir rekabet ile karşılaşmıyor denebilir. Yapımcılık tarafında ise çok güçlü bağlantıları olduğunu biliyoruz ve eskiden olduğu gibi çok yüksek ücretler ödeyerek cazip bir merkez olmak yerine Hollywood gibi yapıların sorunlar yaşadığı dönemde tek alternatif olarak öne çıkıyor ve fiyatlama tarafında da oldukça güçlü bir konumda. Netflix’in bir hikayesi var ve bu hikaye şu anda oldukça iyi gidiyor. Ancak…
Önce bu hikayenin tek başına ne kadar devam edebileceği ile ilgili konuşmak gerekiyor. Aşağıda Netflix CEO’sunun hedef piyasa büyüklüğü (Total Adressable Market) hakkındaki görüşlerini yazıyorum;
“But if you step back and you think about this opportunity ahead of us, over $600 billion in consumer spend in the areas and countries that we operate, we’re only capturing roughly 6% to 7% of that today. That’s tremendous upside if we can just stay focused on that continuous improvement and drive to that future.”
Evet piyasa oldukça büyük görünüyor ve fiyatlama gücünüz var ise bu rakam yukarı da çekiliyor ancak ABD ve batı bloğu ülkeler dışında Netflix daha çok sorun ile karşılaşıyor. Fiyatlama alanından ziyade bu bölgelerdeki yerel kültürler ile rekabet etmekte zorlandığını görüyoruz ve büyümenin eğrisi yavaşlıyor. Total olarak müşteri portföyüne baktığımızda her geçen gün müşteri başına daha çok ücret alabilen ancak kayıp oranı artan bir yapı ile karşılaştığımızı düşünüyorum. Bunun en önemli örneklerinden bir tanesi Latin Amerika bölgesi. Netflix bu bölgede önemli subsription kayıpları ile karşılaşıyor ve bunun savunması olarak o bölgedeki gelirlerinin artmasını ve subscription sayılarındaki yükselişini öne çıkarıyor. Burada şöyle teknik bir sorun var, software şirketlerinde (SaaS) iş modelinin sürdürülebilidiğini LTV yani Customer Lifetime Value rakamının Customer Acquisiton Cost yani CAC rakamına oranı üzerinden ölçeriz. Yani yeni müşteri kattığınızda bu müşterinin edinilime maliyetine değip değmediği. Bu oranı hesaplarken ise tüketici başına harcamanın ihtimal olarak müşterinin sizde kalma oranı ile çarpımı önem kazanır (churn rate). Yeni müşteri kazanıyor demek buradaki esas konu ile ilgili değildir, mesele elinizdeki müşterilerin sizden çıkıp çıkmadığı gerçeğidir. Bu rakamın bir satürasyon yaşadığını düşünüyorum, gelirler büyüse de bu durum şirketin life cycle olarak baktığımızda eski noktada olmadığını gösteriyor. Ancak revenue çarpanlarına baktığımızda yine eski noktalara yaklaştık. Bu tarafın biraz daha geri gelmesi bence mantıklı olacaktır, bu illa bir düşüş ile olmak zorunda değil, gelirler büyümeye devam ettiği için endeks altı performans da yeterli olabilir
Ve Netflix için benim uzun vadede en kritik gördüğüm sorular; AI ve Youtube. Youtube için enteresan bir ifade mevcut, şirket Youtube için aslında ciddi bir destekleyici unsur görüşüne sahip. Yani burada kendilerini premium içerik olarak konumluyor ve Youtube özellikle trailerlar ve fragmanlar sayesinde bir penetrasyon kanalı olarak görülüyor. Tabi ki yayınlar ve NFL gibi canlı eventler için rekabetin farkındalar. Ancak kendilerinin de beyan ettiği kritik bir nokta var, o da zaman için yarışmak. Youtube ve Netflix, hepimizin zamanı üzerinden yarışıyorlar. Buradaki durum ise Amazon ve Google arasındaki gibi bir ilişki değil, Google’ın shopping tarafı Amazon ile rekabet etmiyor ancak eğer AI tarafından içerik oluşturmak çok kolay hale gelecekse (gelecek), Netlix’in ürün üretme sürecindeki avantajlarının büyük çoğunluğu Youtube için atlanabilir bir bariyer haline gelir. Varoluşsal risk bence durmaya devam ediyor.
Özetle, Netflix için artık yeni bir hikaye konuşmalıyız diye düşünüyorum. Beklentiler zaten yüksekti bu nedenle primler çok yüksek olmayacaktır diye düşünüyorum. Yeni bir sert yükseliş hareketi için ise bir “super-app” olma çabası görmek istiyorum, tıpkı Uber gibi…
P&G tarafına geçelim. Şirket çok iyi rakamlar açıklamasa da beklentiler ile bunu tolere etti. Şirketin açıklamasındaki kritik nokta özellikle kozmetik gibi alanlarda Çin etkisini hissetmesi oldu. Gayrimenkul ve hisse senetleri tarafında görülen sorunların servet etkisi üzerinden etkilerini hissettiklerini söylediler. Bu durum devam edecektir. ABD tarafı için ise şu anda fiyat indirimi düşünmediklerini ve bunun için baskı hissetmediklerini, daha premium ürünlerin tüketiciler için talep edilmeye devam edeceklerini beyan ettiler. Bunu satın almıyorum çünkü Costco ve Walmart tarafından gördüğümüz açıklamalar ile biraz çelişiyor, ayrıca kozmetik gibi alanlarda premium tarafta kalabilmek böyle devler için bence daha çetrefilli bir iş. Beni pozitif düşüncelere iten bir açıklama ile karşılaşmadım
Bugün P&G harici bir bilanço yok, pazartesi günü de bir açıklama olmayacak, salı günü ise GM, GE gibi şirketlerin bilançoları gelecek ve yoğun bir takvim olacak, haftanın beklentilerini ve olasılıklarını konuşacağız. Haftaya daha hareketli bir takvim ile karşılaşacağız
Utku Oktay Acundeğer